Bireysel danışmanlık, kişinin yaşamında karşılaştığı zorlukları anlamasına, çözüm yolları geliştirmesine ve kendisini daha iyi tanımasına yardımcı olan profesyonel bir destek sürecidir. Bu süreçte amaç, bireyin içsel kaynaklarını keşfetmesini sağlamak ve yaşam kalitesini artırmaktır. Danışmanlık, kişisel gelişime katkıda bulunarak bireyin hedeflerine ulaşmasında yol gösterici bir rol üstlenir.

Her insan zaman zaman hayatın getirdiği baskılarla baş etmekte zorlanabilir. Bu durumlarda yaşanan duygusal yoğunluklar, karar alma zorlukları ya da kişisel çatışmalar, bireyin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Bireysel danışmanlık, bu süreçleri sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için güvenli ve gizli bir ortam sunar.

Bireysel Danışmanlığa Neden Başvurulur?

İnsanın yaşam yolculuğu boyunca karşılaştığı deneyimler bazen zorlayıcı olabilir. Bireysel danışmanlık, bu süreçleri anlamlandırmak ve içsel dengeyi yeniden kurmak için önemli bir fırsattır. Birey, hayatında yolunda gitmeyen durumları fark ederek kendisi için en sağlıklı çözümleri geliştirebilir.

Başlıca başvuru nedenleri şunlardır:

  • Yoğun stres, kaygı ya da huzursuzluk hissi

  • Karar alma süreçlerinde kararsızlık veya çekingenlik

  • İlişkilerde yaşanan iletişim problemleri

  • Özgüven eksikliği, kendini yetersiz hissetme

  • Yaşam amacını bulma ya da içsel boşluk hissi

  • Geçmiş yaşantılardan kaynaklanan olumsuz etkiler

  • Ani yaşam değişiklikleri (taşınma, iş değişikliği, kayıplar)

  • Duygularla baş etmede güçlük yaşanması

  • Kendini tanıma ve potansiyelini keşfetme arzusu

Danışmanlık Süreci Nasıl İşler?

Bireysel danışmanlık süreci, bireyin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenir. İlk görüşmede, danışmanın amacı kişiyi tanımak ve sürecin nasıl ilerleyeceğine dair bir çerçeve oluşturmaktır. Görüşmeler bireyin gizliliğine tamamen saygılı şekilde gerçekleştirilir.

Danışman, kişiyi yargılamadan ve yönlendirmeden dinler. Süreç boyunca bireyin düşüncelerini, duygularını ve yaşantılarını açıkça ifade edebilmesi desteklenir. Amaç; bireyin kendi çözüm yollarını fark etmesini sağlamak ve kararlarını bilinçli biçimde almasına yardımcı olmaktır.

Görüşmelerin sıklığı ve süresi, danışman ile birey arasında belirlenir. Kimi zaman birkaç görüşme yeterli olurken, bazı durumlarda daha uzun süreli bir sürece ihtiyaç duyulabilir. Önemli olan bireyin kendisini hazır hissetmesi ve sürece aktif şekilde katılmasıdır.

Bireysel Danışmanlığın Katkıları Nelerdir?

Bu süreç, sadece sorunların çözümüne değil, aynı zamanda bireyin yaşamına yeni bir perspektifle bakmasına olanak tanır. Kendisini tanıyan ve anlayan bir birey, hayatın farklı alanlarında daha bilinçli ve sağlıklı kararlar alabilir.

Danışmanlık sürecinin kazandırdığı başlıca faydalar şunlardır:

  • Duygusal farkındalık kazanmak

  • Stresle ve zorlayıcı duygularla başa çıkabilme becerisi geliştirmek

  • Sağlıklı iletişim kurma yöntemlerini öğrenmek

  • Kendini ifade etme yeteneğini artırmak

  • Yaşamdaki öncelikleri belirlemek

  • İçsel dengeyi yeniden kurmak

  • Güçlü yönlerini keşfetmek

  • Yaşam doyumunu ve genel mutluluğu artırmak

Kimler Bireysel Danışmanlıktan Yararlanabilir?

Bireysel danışmanlık, belirli bir yaş, cinsiyet ya da statüyle sınırlı değildir. Kendisini tanımak, geliştirmek, duygularını anlamak ve yaşamında daha sağlam adımlar atmak isteyen herkes bu destekten faydalanabilir.

Günümüzde bireysel danışmanlık; öğrencilerden çalışanlara, ebeveynlerden yöneticilere kadar çok geniş bir kitleye hitap etmektedir. Özellikle yoğun şehir yaşamı, artan sorumluluklar ve değişen yaşam koşulları, bireylerin destek alma ihtiyacını daha görünür hale getirmiştir.

Gizlilik ve Güvenin Önemi

Bireysel danışmanlık sürecinde gizlilik ve güven temel ilkeler arasındadır. Kişinin paylaştığı her bilgi gizli tutulur ve sadece kişinin onayı doğrultusunda kullanılabilir. Bu güven ortamı, bireyin kendisini açıkça ifade edebilmesine ve destek sürecinden maksimum fayda sağlamasına olanak tanır.

Aile danışmanlığı, aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlamasını, aralarındaki iletişimi güçlendirmesini ve karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmalarını amaçlayan profesyonel bir destek sürecidir. Aile yapısı, toplumsal yaşamın en temel kurumudur ve bu yapıda yaşanan çatışmalar ya da iletişim bozuklukları, bireylerin ruhsal ve sosyal sağlığını doğrudan etkiler.

Günümüz dünyasında, aile içinde farklı nedenlerle yaşanan anlaşmazlıklar ve kopukluklar, tüm üyelerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada aile danışmanlığı, hem bireysel hem de kolektif farkındalık oluşturmak açısından önemli bir işlev görür.

Aile Danışmanlığına Neden İhtiyaç Duyulur?

Aileler, zamanla çeşitli yaşam olayları, ekonomik sıkıntılar, kuşak çatışmaları, iletişim sorunları ya da günlük stresler nedeniyle zorlayıcı dönemler yaşayabilir. Bu zorlukların çözüme ulaşmaması durumunda aile içi huzur bozulabilir ve ilişkiler zedelenebilir.

Aile danışmanlığına başvurulabilecek başlıca nedenler şunlardır:

  • Eşler arası anlaşmazlıklar ve sık tartışmalar

  • Aile bireyleri arasında güven problemleri

  • Çocuklarla sağlıklı iletişim kuramama

  • Evliliğe ya da ebeveynliğe adaptasyon sorunları

  • Aile üyelerinden birinin yaşadığı duygusal problemler

  • Boşanma süreci öncesinde ya da sonrasında yaşanan uyum sorunları

  • Aile bireylerinden birinin kaybı sonrası duygusal dengenin bozulması

  • Yeni bir bebeğin doğumu, taşınma gibi yaşam değişikliklerine adaptasyon

  • Üvey ebeveyn, yeniden evlilik gibi yeni aile yapılarında yaşanan uyum zorlukları

Danışmanlık Süreci Nasıl İlerler?

Aile danışmanlığı süreci, aile üyelerinin gönüllü katılımı ve iş birliği ile başlar. Süreçte amaç; tarafların kendilerini açıkça ifade edebileceği bir ortam oluşturarak, yaşanan sorunların nedenlerini anlamak ve çözüm yolları geliştirmektir.

Danışman, aile içindeki her bireyin görüşüne değer vererek süreci yönetir. Bu görüşmelerde duygular, beklentiler ve davranışlar üzerinde durulur. Amaç, suçlama ya da yargılama değil; karşılıklı anlayış ve iş birliği ile yapıcı bir çözüm bulmaktır.

Görüşmelerin sıklığı ve içeriği, ailenin ihtiyaçlarına göre şekillenir. Kimi zaman bireysel görüşmeler de süreç içinde yer alabilir. Ancak esas olan, tüm aileyi kapsayan sağlıklı bir dengeyi yeniden kurmaktır.

Aile Danışmanlığının Sağladığı Katkılar

Bu süreç, sadece mevcut sorunları çözmeye değil, aynı zamanda aile bireylerinin birbirlerini yeniden tanımalarına ve aralarındaki bağları güçlendirmelerine de katkı sağlar. Duyguların ifade edilmesi kolaylaşır, anlaşmazlıklar daha sakin ve sağlıklı şekilde ele alınabilir.

Başlıca katkıları şunlardır:

  • Aile içi iletişimin güçlenmesi

  • Çatışmaların çözüm odaklı şekilde ele alınması

  • Duygusal ihtiyaçların anlaşılması ve ifade edilmesi

  • Aile üyeleri arasında empati gelişimi

  • Sağlıklı sınırların oluşturulması

  • Ebeveynlik becerilerinin desteklenmesi

  • Ortak karar alma süreçlerinin gelişmesi

  • Kriz durumlarının daha yapıcı şekilde yönetilmesi

  • Birbirine güvenen ve destek olan bir aile yapısının inşa edilmesi

Kimler Aile Danışmanlığı Alabilir?

Aile danışmanlığı, sadece evli çiftlere değil; çocuklu ailelere, geniş aile bireylerine, birlikte yaşayan ya da ayrı yaşayan aile üyelerine, yeniden evlenen bireylere ve hatta nişanlı çiftlere kadar birçok gruba hitap eder. Aile yapısına ve üyelerin yaşam tarzına göre şekillendirilebilen esnek bir destek sürecidir.

Özellikle iletişim sorunları yaşayan ya da geleceğe yönelik sağlıklı adımlar atmak isteyen her aile, bu danışmanlıktan büyük fayda sağlayabilir.

Gizlilik ve Güven Esastır

Danışmanlık sürecinde aile bireylerinin kişisel sınırlarına ve özel yaşamına saygı gösterilir. Görüşmelerde paylaşılan her bilgi gizli tutulur ve hiçbir şekilde üçüncü kişilerle paylaşılmaz. Bu güven ortamı, tüm üyelerin daha rahat hissetmesini sağlar ve sürecin verimliliğini artırır.

Aile Danışmanlığı ile Sağlıklı Bağlar Kurmak Mümkün

Aile içindeki güçlü ilişkiler, sadece bugünü değil, geleceği de olumlu etkiler. Sağlıklı iletişim kurabilen, birbirini anlayan ve destekleyen aile bireyleri, zorluklar karşısında daha dayanıklı hale gelir. Aile danışmanlığı, bu sağlam temellerin atılmasına yardımcı olur.

Unutmamak gerekir ki, her aile zaman zaman zorluklar yaşayabilir. Önemli olan bu sorunları görmezden gelmek değil, çözüm için birlikte hareket edebilmektir. Bu süreçte alınacak profesyonel destek, ailenin yeniden uyum içinde yaşamasına olanak tanır.

Çift danışmanlığı, duygusal birliktelik yaşayan iki bireyin ilişki içinde yaşadığı iletişim sorunları, beklenti uyuşmazlıkları ve duygusal mesafe gibi durumlarda profesyonel bir destek alarak ilişkilerini yeniden yapılandırmalarına yardımcı olan bir süreçtir. Evlilik, nişanlılık, uzun süreli birliktelikler ya da yeniden kurulan ilişkiler bu kapsama girer.

İlişkiler zamanla çeşitli sebeplerle yıpranabilir. Duygusal uzaklaşma, iletişim kopuklukları, kırgınlıklar ya da güven sorunları çiftler arasında çözülmesi gereken sorunlar doğurabilir. Bu süreçte tarafların birbirini doğru anlaması ve yeniden bağ kurabilmesi için sağlıklı bir zemin oluşturmak büyük önem taşır. İşte bu noktada çift danışmanlığı, ilişkinin yeniden şekillenmesine ve güçlenmesine olanak tanır.

Çift Danışmanlığına Neden Başvurulur?

Her ilişkinin kendine özgü dinamikleri vardır. Bazen basit gibi görünen bir konu bile zamanla büyüyerek çiftler arasında uzaklaşmalara neden olabilir. Duyguların bastırılması, anlaşılmama hissi, geçmişten gelen yükler ve çözülmemiş sorunlar ilişkinin temelini sarsabilir.

Çift danışmanlığına başvurulabilecek yaygın nedenlerden bazıları şunlardır:

  • Sürekli tekrarlayan tartışmalar

  • Duygusal kopukluk ve uzaklaşma hissi

  • Geçmişte yaşanmış kırgınlıkların hala etkili olması

  • Sadakatle ilgili yaşanan güven sorunları

  • Evliliğe veya birlikte yaşama geçiş sürecinde yaşanan zorluklar

  • Aile büyüklerinin ilişkiye müdahalesi

  • Ebeveynlik sürecinde yaşanan rol paylaşımı sıkıntıları

  • Günlük yaşam sorumluluklarında dengesizlik

  • Ayrılık ya da boşanma düşüncesi

Bu konular, çoğu zaman bireylerin tek başına ya da birbirleriyle çözmekte zorlandığı karmaşık süreçlerdir. Çift danışmanlığı, bu süreçlerin daha yapıcı ve sağlıklı şekilde yönetilmesine katkı sağlar.

Danışmanlık Süreci Nasıl İşler?

Çift danışmanlığı süreci, her iki bireyin de katılımı ile yürütülür. Görüşmelerde tarafların yaşadığı sorunlar, beklentiler ve iletişim şekilleri ele alınır. Tarafların kendilerini rahatça ifade edebileceği güvenli bir ortam sağlanır. Amaç, bir tarafı haklı çıkarmak değil, her iki bireyin bakış açısını anlamak ve ortak bir zemin oluşturmaktır.

Süreç boyunca şu temel konular üzerinde çalışılır:

  • İlişkideki iletişim biçimi

  • Beklentilerin netleşmesi

  • Empati kurma becerilerinin gelişmesi

  • Duyguların ifade edilme yolları

  • Sorun çözme becerileri

  • Gelecek planlarının ortaklaşa değerlendirilmesi

Görüşmelerin sıklığı çiftin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bazı durumlarda bireysel görüşmeler de yapılabilir. Ancak esas hedef, ilişkinin bütününe odaklanarak çiftin birlikte ilerleyebilmesini sağlamaktır.

Çift Danışmanlığının Katkıları Nelerdir?

Bu sürecin en büyük katkısı, iletişim kopukluklarının onarılması ve tarafların birbirini yeniden duygusal olarak anlayabilmesidir. Ayrıca bireyler kendi ilişkisel rollerini fark eder, sorunlara daha yapıcı bir açıdan yaklaşmayı öğrenir.

Danışmanlık sürecinin sunduğu başlıca katkılar şunlardır:

  • İlişkideki iletişim kalitesinin artması

  • Duygusal ihtiyaçların daha açık ve sağlıklı ifade edilmesi

  • Karşılıklı güvenin yeniden inşa edilmesi

  • Kırgınlıkların ve geçmişteki sorunların sağlıklı biçimde ele alınması

  • Karar alma süreçlerinin dengelenmesi

  • Birlikte sorun çözme becerilerinin gelişmesi

  • Sağlıklı sınırların çizilmesi

  • Geleceğe yönelik daha net ve ortak hedefler oluşturulması

Kimler Başvurabilir?

Çift danışmanlığı sadece evli çiftlere değil; nişanlılara, birlikte yaşayanlara, ilişkisini yeniden düzenlemek isteyenlere veya uzun süreli ilişkilerde sıkıntı yaşayanlara da uygundur. Ayrıca evlilik öncesi dönemde yaşanan kararsızlıklar ya da ailelerin sürece etkisi gibi durumlar için de etkili bir destek sunar.

İlişkiyi sonlandırma kararı öncesinde ya da sonrasında sağlıklı bir iletişim kurmak isteyen çiftler de bu süreçten yararlanabilir. Bu, özellikle çocuk sahibi çiftlerde, sürecin daha az yıpratıcı geçmesini sağlar.

Deneyimsel oyun danışmanlığı, özellikle çocukların duygusal, davranışsal ve sosyal gelişim süreçlerini desteklemek amacıyla yapılandırılmış bir destek yöntemidir. Bu yaklaşımda oyun, çocuğun kendini en doğal ve özgür biçimde ifade edebildiği araç olarak kullanılır. Çocuk için oyun, sadece eğlenceli bir etkinlik değil; aynı zamanda dünyayı anlama, duygularını dışa vurma ve yaşantılarını yeniden kurgulama yoludur.

Bu süreçte danışman, çocuğun oyun aracılığıyla iç dünyasını yansıtmasına olanak tanır. Yargılamayan ve yönlendirmeyen bir yaklaşım benimsendiği için çocuk kendini daha güvende hisseder, duygularını ve yaşadıklarını oyun yoluyla ortaya koyma fırsatı bulur. Böylece çocuk, kendi içsel kaynaklarını kullanarak çözüm üretme becerisini geliştirir.

Deneyimsel Oyun Danışmanlığının Temel Yaklaşımı

Deneyimsel oyun danışmanlığı, çocuğun iç dünyasına saygı duyan, onun bireysel ritmini gözeten ve gelişimsel ihtiyaçlarına duyarlı bir yaklaşımdır. Süreçte önemli olan çocuğun oynadığı oyunun türü değil, oyun sırasında ortaya koyduğu duygu, düşünce ve davranışlardır.

Bu danışmanlık biçimi şu ilkelere dayanır:

  • Çocuk, oyun aracılığıyla kendini en iyi şekilde ifade eder.

  • Her çocuğun oyun dili farklıdır ve bu dile kulak verilmelidir.

  • Duyguların oyun içinde dışa vurulması sağlıklıdır ve desteklenmelidir.

  • Yönlendirilmemiş, özgür bir oyun ortamı çocuğun güven duygusunu artırır.

  • Çocuğun kendi deneyimlerinden yola çıkarak içgörü kazanması teşvik edilir.

Hangi Durumlarda Uygundur?

Deneyimsel oyun danışmanlığı, çocukların birçok farklı alanda yaşadığı zorlukların ifadesi ve sağlıklı biçimde aşılması için etkili bir destek sunar. Aşağıdaki durumlar bu sürece başvurmak için yaygın nedenler arasındadır:

  • Duygusal dalgalanmalar (öfke, korku, kaygı vb.)

  • Aile içi değişimler (boşanma, taşınma, kardeş doğumu)

  • Okula uyum ve okul korkusu

  • Travmatik yaşantılar (kayıp, kaza, şiddet tanıklığı)

  • Özgüven eksikliği

  • Sosyal ilişkilerde zorluk yaşama

  • Gece korkuları, alt ıslatma gibi regresif davranışlar

  • Aşırı içine kapanıklık veya saldırganlık

Her çocuğun yaşantısı ve buna verdiği tepkiler farklıdır. Bu nedenle deneyimsel oyun süreci tamamen çocuğa özel olarak yapılandırılır.

Süreç Nasıl İlerler?

Danışmanlık süreci genellikle çocukla bire bir olarak, haftalık düzenli görüşmelerle yürütülür. İlk etapta çocukla güven ilişkisi kurmak esastır. Bu güven ortamı sağlandığında, çocuk oyunlar aracılığıyla yaşadığı içsel çatışmaları ifade etmeye başlar.

Süreçte kullanılan oyuncaklar, kuklalar, kum tepsileri, figürler, bloklar ve resim malzemeleri çocuğun dünyasını yansıtan araçlardır. Danışman, çocuğun oyunlarına eşlik ederken müdahale etmez; sadece gözlemler, yansıtır ve destekleyici bir varlık olarak süreçte bulunur.

Görüşme sürecine zaman zaman ebeveynler de dahil edilir. Ancak odak noktası çocuğun oyun yoluyla gelişimsel ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir.

Aileye ve Çocuğa Katkıları

Deneyimsel oyun danışmanlığı, sadece çocuğun değil; aynı zamanda ailenin de sürece aktif katılımını destekler. Çünkü çocukların yaşadığı birçok içsel çatışma ya da davranışsal değişiklik, aile içindeki dinamiklerle yakından ilişkilidir.

Sürecin çocuğa ve ailesine katkıları şunlardır:

  • Çocuğun duygusal dünyasını daha rahat ifade etmesi

  • Yoğun duygularla baş etme becerisinin gelişmesi

  • Sağlıklı davranış kalıplarının oluşması

  • Ebeveyn-çocuk ilişkisinde güvenin artması

  • Anne babanın çocuğun ihtiyaçlarını daha iyi fark etmesi

  • Uyumsuz davranışların altında yatan nedenlerin anlaşılması

  • Aile içindeki iletişimin güçlenmesi

Deneyimsel Sürecin Güvenliği ve Gizliliği

Bu sürecin en hassas noktası çocuğun güvenli alan ihtiyacıdır. Görüşmelerde çocuğun kendini güvende hissetmesi için ortamın korunaklı ve gizliliğin esas olduğu bir yapı oluşturulur. Danışman, çocukla ilgili bilgileri sadece gerekli durumlarda ve ebeveynin bilgisi dâhilinde paylaşır.

Çocuğun oyunu bir anlatı biçimidir. Danışman bunu yargılamadan ve değiştirmeye çalışmadan dinler. Böylece çocuk hem anlaşılmış hem de onaylanmış hisseder.

Deneyimsel oyun danışmanlığı, çocuğa dış dünyada baş etmekte zorlandığı duygularla içsel bir düzen kurma fırsatı tanır. Oyun yoluyla çocuk yaşadığı olayları yeniden deneyimleme ve anlamlandırma fırsatı bulur. Bu da gelişimini daha sağlıklı ve dengeli şekilde sürdürmesini sağlar.

Her çocuk anlaşılmak, kabul edilmek ve kendini güvende hissetmek ister. Deneyimsel oyun danışmanlığı, çocuklara bu imkânı tanırken; ailelerin de çocuklarını daha derinlikli bir şekilde tanımasına ve desteklemesine katkı sunar.

Gottman çift danışmanlığı, ilişkiler üzerine yapılan bilimsel araştırmalara dayanan, yapılandırılmış ve sistemli bir destek sürecidir. John ve Julie Gottman tarafından geliştirilen bu yaklaşım, çiftlerin ilişkilerindeki iletişim, bağlılık, güven ve çözüm becerilerini geliştirmeyi hedefler. Özellikle uzun süreli birlikteliklerde görülen iletişim kopuklukları, duygusal uzaklaşmalar ve tekrar eden çatışmalar üzerine derinlemesine bir bakış sunar.

Bu danışmanlık modelinin ayırt edici yönü, tamamen bilimsel verilere dayanmasıdır. Gottman Enstitüsü’nün 40 yılı aşkın süredir gerçekleştirdiği gözlemsel ve istatistiksel çalışmalar, çiftlerin ne zaman zorlandığını, nelerin ilişkiyi güçlendirdiğini ya da zayıflattığını açıkça ortaya koyar.

Gottman Modelinin Temel İlkeleri

Gottman yaklaşımı, bir ilişkinin güçlü olabilmesi için aşağıdaki yedi yapı taşının geliştirilmesi gerektiğini savunur. Bu yapılar, “Sesli Ev” (Sound Relationship House) adı verilen modelle açıklanır:

  1. İlişki Haritaları Oluşturmak: Partnerlerin birbirinin iç dünyasını tanıması, ilgi alanlarını ve duygusal durumlarını bilmesi.

  2. Şefkati ve Hayranlığı Artırmak: Pozitif bakış açısının güçlenmesiyle karşılıklı saygı ve takdirin ön plana çıkması.

  3. Yakınlığı Teşvik Etmek: Fiziksel ve duygusal yakınlığın artırılması, güven bağlarının güçlendirilmesi.

  4. Etkili Yönlendirmelere Cevap Vermek: Günlük hayatta partnerin ilgisini çekmek için yaptığı küçük çağrılara karşılık verebilmek.

  5. Olumlu Bakışı Sürdürmek: Sorunlara rağmen ilişkinin değerli yönlerine odaklanabilmek.

  6. Çatışmaları Yönetmek: Anlaşmazlıkların sağlıklı biçimde ele alınması ve çözüm odaklı bir yaklaşımla ilerlenmesi.

  7. Ortak Anlamlar Yaratmak: Ortak değerlerin, ritüellerin ve anlamların ilişkide yer edinmesi.

Gottman Yaklaşımı Hangi Durumlarda Tercih Edilir?

Gottman çift danışmanlığı, hem ilişkisi devam eden çiftler için hem de belirli kriz dönemlerinden geçen bireyler için oldukça uygundur. Sıklıkla aşağıdaki durumlarda tercih edilir:

  • Sürekli tekrarlayan tartışmalar ve çözülemeyen çatışmalar

  • Duygusal kopukluk, uzaklaşma hissi

  • Aldatma sonrası ilişkide güvenin yeniden kurulması

  • Evlilik öncesi ilişkiyi daha sağlam temellere oturtma isteği

  • Çocuk doğumu sonrası değişen ilişkisel dinamikler

  • Finansal ya da günlük streslerin ilişki üzerindeki etkileri

  • Evlilikte monotonlaşma, heyecanın azalması

Her çiftin dinamiği farklıdır. Bu nedenle süreç tamamen çifte özel planlanır ve ilerleme, çiftin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenir.

Süreç Nasıl İlerler?

Gottman çift danışmanlığı süreci genellikle birkaç temel aşamada yürütülür:

1. Değerlendirme Süreci

İlk aşamada her iki partnerle birlikte görüşmeler yapılır. Ayrıca ayrı ayrı bireysel değerlendirmeler de alınır. Bu görüşmelerde ilişkideki güçlü ve zayıf yönler analiz edilir. Gottman Enstitüsü’nün geliştirdiği bilimsel ölçüm araçları kullanılarak ilişkinin çeşitli alanları hakkında veriler toplanır.

2. Geri Bildirim ve Planlama

Toplanan veriler ışığında çiftle birlikte ilişki analizi paylaşılır. Güçlü alanlar vurgulanır, geliştirilmesi gereken yönler belirlenir. Bu aşamada danışmanlık sürecinin hedefleri netleşir.

3. Uygulama Aşaması

Çiftin ihtiyaçlarına göre çeşitli duygusal farkındalık, iletişim ve çatışma yönetimi çalışmaları yürütülür. Eleştiriden uzak, empatiye dayalı bir iletişim modeli desteklenir. Duyguların ifade edilmesi, anlayışla karşılanması ve birlikte çözüm üretme süreci başlar.

4. Takip ve Gelişim

Belirli aralıklarla yapılan görüşmelerle gelişim değerlendirilir. Bu süreçte çift, öğrendiği yöntemleri günlük yaşamda uygulamaya başlar. Danışmanlık süreci tamamlandığında çiftler daha sağlıklı ve doyumlu bir ilişki inşa edebilir.

Gottman Yaklaşımının Sağladığı Faydalar

Bu danışmanlık yöntemi yalnızca sorun çözmeyi değil, aynı zamanda ilişkiyi daha güçlü hale getirmeyi amaçlar. Sürecin kazandırdığı başlıca faydalar şunlardır:

  • Etkin iletişim becerilerinin gelişmesi

  • Duyguların daha açık ve güvenli şekilde ifade edilmesi

  • Tartışmaların yapıcı biçimde yönetilmesi

  • Empati yeteneğinin güçlenmesi

  • Güven duygusunun yeniden inşa edilmesi

  • Ortak yaşam hedeflerinin belirlenmesi

  • Duygusal bağın derinleşmesi

Bilimsel Veriye Dayanan Yaklaşımın Gücü

Gottman modelinin en önemli özelliği, spekülasyona değil bilimsel araştırmalara dayanmasıdır. Örneğin, John Gottman’ın çiftleri gözlemlediği “Love Lab” adı verilen laboratuvar ortamında, bir ilişkinin gelecekte başarılı olup olmayacağı %90’a yakın doğrulukla öngörülebilmektedir. Bu veri, ilişkilerin belirli davranış kalıpları ve duygusal tepkilerle şekillendiğini açıkça göstermektedir.

Bu nedenle Gottman danışmanlığı, duygular kadar veriye de dayalı, güvenilir bir yol haritası sunar.

Gottman çift danışmanlığı, ilişkideki çıkmazları sadece çözmeyi değil, aynı zamanda çiftin duygusal bağını yeniden inşa etmeyi amaçlar. Yapıcı iletişim, karşılıklı anlayış ve duygusal yakınlık, bir ilişkinin sağlam temeller üzerine kurulması için en önemli bileşenlerdir.

Her çift, zaman zaman zor dönemlerden geçebilir. Ancak önemli olan bu dönemlerde birbirini anlayabilmek, birlikte çözüm üretebilmek ve ilişkinin değerini koruyabilmektir. Gottman yaklaşımı da tam olarak bu yolculukta çiftlere rehberlik eder.

İçsel Aile Sistemleri Danışmanlığı (IFS – Internal Family Systems), bireyin iç dünyasında var olan farklı yönleri tanımasına ve bu yönler arasındaki uyumu yeniden kurmasına yardımcı olan bütüncül bir yaklaşımdır. Bu model, her bireyin içinde birden fazla “parça” bulunduğu fikrine dayanır. Bu parçalar, kişinin geçmiş deneyimlerinden etkilenerek zaman içinde çeşitli işlevler üstlenir ve kişiliğin farklı yönlerini oluşturur.

Bu yaklaşımda amaç, bireyin içsel parçalarını yargılamadan tanıması, bu parçalar arasında sağlıklı bir iletişim kurması ve içsel bütünlüğe ulaşmasıdır. İçsel sistemin dengelenmesi, dış dünyadaki ilişkilerin de daha sağlıklı kurulmasına yardımcı olur.

IFS Yaklaşımının Temel Kavramları

IFS modelinin dayandığı bazı temel kavramlar şunlardır:

1. Parçalar (Parts):

Her bireyin içinde farklı işlevlere sahip alt sistemler vardır. Bu parçalar, kişinin içsel sesi, duygusal tepkileri, düşünceleri ve davranış kalıpları olarak kendini gösterir. Örneğin; içimizdeki bir “koruyucu”, bizi incinmekten alıkoymaya çalışırken, başka bir parça “eleştirel” olabilir.

2. Öz Benlik (Self):

IFS modeline göre her bireyin içinde doğuştan gelen, güçlü, şefkatli, dengeli ve bilge bir yapı vardır. Bu yapı, “öz benlik” olarak tanımlanır. Danışmanlık sürecinde hedef, parçalarla bu öz benlik arasında uyumlu bir etkileşim kurmaktır.

3. Yaralı Parçalar (Exiles):

Geçmişte yaşanmış zorlayıcı deneyimlerden dolayı savunmaya çekilmiş, bastırılmış veya unutulmuş duygusal parçalar. Bu bölümler genellikle yoğun utanç, korku, yalnızlık gibi hislerle ilişkilidir.

4. Koruyucular (Managers & Firefighters):

Bireyin bu yaralı parçalarla yeniden temas kurmasını engelleyen, onları korumaya çalışan sistemlerdir. Günlük hayatta aşırı kontrol, kaçınma, öfke patlamaları gibi davranışlara neden olabilirler.

İçsel Aile Sistemleri Yaklaşımı Hangi Durumlarda Tercih Edilir?

Bu yaklaşım, bireyin kendi iç dünyasını daha iyi anlamasını ve duygusal yüklerini fark ederek rahatlamasını sağlar. Özellikle aşağıdaki durumlarda oldukça etkili olabilir:

  • Sürekli tekrar eden olumsuz davranış kalıpları

  • İçsel çatışma ve kararsızlık hali

  • Kendini suçlama veya değersiz hissetme

  • Aile içi veya yakın ilişkilerde yaşanan anlaşmazlıklar

  • Öfke, utanç, kıskançlık gibi yoğun duygularla baş etme güçlüğü

  • Yaşanmış travmaların bıraktığı izlerle yüzleşme arzusu

  • Yaşamın yönünü ve anlamını yeniden sorgulama isteği

IFS danışmanlığı, bireyin kendini yargılamadan keşfetmesini sağladığı için, özellikle duygusal derinlik isteyen konulara odaklanmak isteyen kişiler tarafından tercih edilir.

Danışmanlık Süreci Nasıl İlerler?

IFS modelinde ilerleme aşamaları, bireyin içsel sistemiyle tanışmasını, parçalarıyla bağ kurmasını ve içsel dengeyi yeniden oluşturmasını içerir:

1. İçsel Haritalama

Birey, içinde var olan parçaları fark etmeye ve tanımaya başlar. Bu parçaların ne zaman ortaya çıktığı, hangi görevleri üstlendiği ve nasıl çalıştığı gözlemlenir.

2. Parçalarla Diyalog Kurma

Tanımlanan her bir içsel bölümle nazikçe ilişki kurulur. Bu parça neyi korumaya çalışıyor? Hangi duygularla bağlantılı? gibi sorularla ilerlenir. Amaç parçaları bastırmak değil, onları anlamaktır.

3. Öz Benliğin Güçlenmesi

İç sesin, yani öz benliğin parçalarla sağlıklı bir liderlik ilişkisi kurması sağlanır. Böylece birey, yaşadığı duygusal dalgalanmaları daha açık bir bilinçle yönetebilir hale gelir.

4. Yaralı Parçaların Dönüşümü

Geçmişte yüklenmiş acı veren duygularla bağlantılı parçalar yavaş yavaş iyileşmeye başlar. Koruyucu sistemler rahatlar, parçalar arasındaki uyum artar.

Bilişsel davranışçı yaklaşım, bireylerin düşünce, duygu ve davranış kalıplarını anlamaya ve bu kalıplarda gerekli değişiklikleri yapmaya odaklanan etkili bir yöntemdir. Bu yaklaşım, kişinin yaşam kalitesini artırmak için düşünce süreçleri ile davranışlar arasındaki bağlantıyı inceler.

Bilişsel Davranışçı Yaklaşımın Temel İlkeleri

  • Düşünce-Davranış-Duygu Üçgeni: Düşüncelerimiz, hissettiklerimizi ve davranışlarımızı etkiler. Olumsuz düşünceler, olumsuz duygulara ve davranışlara yol açabilir.

  • Olumsuz Düşünce Döngüsünün Farkına Varma: Kişi, zararlı ve gerçek dışı düşüncelerini fark ederek onları değiştirmeye başlar.

  • Davranış Değişikliği: Sadece düşüncelerde değil, aynı zamanda günlük alışkanlıklarda ve tepkilerde de olumlu değişiklikler yapılır.

Bilişsel Davranışçı Yaklaşımın Uygulama Alanları

Bu yaklaşım birçok farklı sorun ve alan için uygundur, örneğin:

  • Stres ve kaygı bozuklukları

  • Depresyon

  • Öfke kontrol problemleri

  • Sosyal çekingenlik ve iletişim sorunları

  • Uyku bozuklukları

  • Zorlayıcı alışkanlıklar

Bilişsel Davranışçı Yaklaşımda Süreç Nasıl İşler?

  1. Olumsuz Düşüncelerin Tanımlanması: Kişi kendi olumsuz ve işlevsiz düşünce kalıplarını fark eder.

  2. Alternatif Düşüncelerin Geliştirilmesi: Bu olumsuz düşüncelerin yerine, daha gerçekçi ve dengeli düşünceler konulur.

  3. Davranışsal Deneyler ve Değişim: Yeni düşünceler doğrultusunda davranışlar değiştirilir ve yeniden düzenlenir.

  4. Kendi Kendine Destek Öğrenme: Kişi öğrendiği becerileri günlük hayatında uygular ve kendi başına başa çıkma becerilerini geliştirir.

Bilişsel Davranışçı Yaklaşımın Faydaları
  • Düşünce kalıplarının farkına varmak ve onları yönetmek

  • Duygusal tepkilerin kontrolünü sağlamak

  • Olumsuz alışkanlıkları değiştirmek

  • Sosyal ilişkileri güçlendirmek

  • Stresle ve zorluklarla daha sağlıklı başa çıkmak

EMDR, göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme yöntemi olarak bilinen etkili bir yaklaşımdır. Özellikle geçmişte yaşanan zorlayıcı ve travmatik deneyimlerin yarattığı olumsuz etkilerin azaltılması amacıyla geliştirilmiştir. Bu yöntem, kişinin olumsuz anılarını yeniden işleyerek, bu anıların yarattığı duygu, düşünce ve bedensel tepkilerin hafiflemesini sağlar.

EMDR’nin Temel Prensipleri

EMDR, beynin bilgi işleme sistemini harekete geçirerek, yaşanmış zorlukların daha sağlıklı biçimde kodlanmasına yardımcı olur. Bu süreçte, kişinin göz hareketleri ya da diğer çift taraflı uyarımlar (örneğin, hafif dokunma veya sesler) kullanılır. Bu uyarımlar, beynin kendi kendini iyileştirme kapasitesini tetikler.

EMDR Hangi Durumlarda Kullanılır?

  • Travma ve yaşanan zor olayların etkilerini azaltmak

  • Korku ve kaygıların kontrol altına alınması

  • Yoğun stres sonrası ortaya çıkan sıkıntılar

  • Travmaya bağlı uyku problemleri ve kabuslar

  • Özgüven eksikliği ve olumsuz benlik algısının düzeltilmesi

  • Karmaşık duygusal durumların hafifletilmesi

EMDR Süreci Nasıl İlerler?

  1. Hazırlık Aşaması: Kişi, kendini güvende hissettiği bir ortamda yaklaşım hakkında bilgilendirilir.

  2. Anıların Belirlenmesi: Odaklanılacak zorlayıcı anılar ve bu anılarla ilişkili duygu ve düşünceler tespit edilir.

  3. Çift Taraflı Uyarımlar: Göz hareketleri, hafif dokunuşlar veya sesler ile beynin bilgi işleme mekanizması harekete geçirilir.

  4. Duygusal ve Bilişsel Değişim: Anılar üzerindeki olumsuz etkiler hafifler, kişi daha rahat ve dengeli hisseder.

  5. Kapanış ve Değerlendirme: Seans sonunda kişinin durumu değerlendirilir ve gerekirse ek çalışmalar planlanır.

EMDR’nin Sağladığı Avantajlar
  • Kısa sürede etkili sonuçlar alınabilir.

  • Anıların ve duyguların daha az rahatsız edici hale gelmesi sağlanır.

  • Kişi, yaşadığı deneyimlerle daha barışık hale gelir.

  • Günlük yaşamda yaşanan sıkıntılar azalır.

  • Yaşanan zor anılar kişinin kimliğinin dışında kalmaya başlar.

EMDR, kişinin geçmişten gelen olumsuz etkileri anlamasına ve bu etkilerin yaşam kalitesini düşürmesini önlemeye yönelik güçlü bir yaklaşımdır. Bu yöntem, içsel dengeyi sağlamaya ve daha huzurlu bir yaşama geçişte önemli bir destek sunar. Yaşanan zor deneyimlerin yarattığı yükler hafifledikçe, kişi hayatını daha özgür ve sağlıklı biçimde sürdürebilir.

Çocuk ve ergen danışmanlığı, 0-18 yaş arasındaki bireylerin gelişim süreçlerinde karşılaştıkları duygusal, davranışsal, sosyal veya akademik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen profesyonel bir destek sürecidir. Bu destek, çocuğun ya da gencin kendisini tanımasına, çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurmasına ve yaşam becerilerini geliştirmesine katkı sağlar.

Çocuklar ve gençler, büyürken çeşitli çevresel ve bireysel etkenlerle karşılaşırlar. Bu durum zaman zaman onların duygularını ifade etmelerini, karar vermelerini veya sosyal uyumlarını zorlaştırabilir. Bu gibi durumlarda, uzman desteğiyle yürütülen danışmanlık süreci, sorunların erken fark edilip çözülmesinde önemli bir rol oynar.

Neden  Çocuk ve Ergen Danışmanlığına Başvurulur?

Çocuklar ve gençler çoğu zaman yaşadıkları sorunları açıkça dile getiremezler. Duygularını davranışlarıyla, sessizlikle ya da bazı alışılmadık tepkilerle ortaya koyabilirler. Aileler bu durumları fark edebilir ancak doğru şekilde nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda kararsız kalabilirler.

Danışmanlık desteğine ihtiyaç duyulan bazı durumlar şunlardır:

  • Aşırı çekingenlik veya sosyal ortamlardan kaçınma

  • Dikkat dağınıklığı, hareketlilik veya odaklanma güçlüğü

  • Uyku problemleri, iştahsızlık veya ani öfke nöbetleri

  • Okula gitmek istememe, ders başarısında düşüş

  • Akranlarıyla iletişim kurmada güçlük

  • Kardeş kıskançlığı, aile içi değişikliklere uyum sağlama güçlüğü

  • Boşanma, taşınma, kayıp gibi değişimlerle baş etmede zorluk

  • Ergenlikte yaşanan kimlik karmaşası veya özgüven sorunları

  • Aşırı ekran süresi, dijital içeriklere bağımlılık eğilimi

Çocuklarla Danışmanlık Süreci Nasıl İlerler?

Çocuklarla çalışmalarda ilk aşama, çocuk hakkında ayrıntılı bilgi edinilmesidir. Bu bilgi, hem çocukla hem de ebeveynleriyle yapılan görüşmeler yoluyla elde edilir. Ailenin verdiği bilgiler çocuğun yaşadığı çevreyi anlamak açısından oldukça değerlidir.

Çocuklar kendilerini çoğu zaman doğrudan sözlü olarak ifade etmek yerine farklı yollarla ortaya koyarlar. Bu nedenle danışman, çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun bir yol izleyerek onun dünyasını anlamaya çalışır. Oyunlar, hikâyeler, çizimler veya farklı yaratıcı etkinlikler bu süreçte araç olarak kullanılabilir.

Ebeveynlerle yapılan düzenli görüşmelerle, çocuğun gelişimi paylaşılır ve evde uygulanabilecek öneriler sunulur. Süreç boyunca aile ve danışman arasında güvene dayalı bir iş birliği kurulması hedeflenir.

Ergenlerle Danışmanlık Süreci Nasıl İlerler?

Ergenlik dönemi, bireyin çocukluktan yetişkinliğe adım attığı, fiziksel ve duygusal değişimlerin yoğun olarak yaşandığı bir geçiş sürecidir. Bu süreçte gençler hem kendilerini tanımaya çalışırlar hem de çevrelerinden gelen beklentilerle baş etmeye çalışırlar. Bu da zaman zaman kafa karışıklığına, huzursuzluğa ya da içe kapanmaya yol açabilir.

Danışmanlık sürecinde genç bireyin kendisini rahatça ifade etmesine alan tanınır. Onun duygularını anlaması, düşüncelerini fark etmesi ve karar alma süreçlerinde sağlıklı adımlar atabilmesi desteklenir. Bu süreçte bireyin kendi iç dünyasını fark etmesi ve yaşadığı zorluklarla baş etme becerileri geliştirmesi önceliklidir.

Ergen danışmanlığında ele alınan başlıca konular şunlardır:

  • Sınav stresi, gelecek kaygısı

  • Aile içi anlaşmazlıklar ve iletişim sorunları

  • Akran ilişkilerinde yaşanan zorlanmalar

  • Özgüven eksikliği, sosyal ortamlarda rahatsızlık

  • Değersizlik hissi veya motivasyon kaybı

  • Dijital dünyada geçirilen zamanın artması

  • Kimlik arayışı ve aidiyet duygusu

  • Karar alma güçlüğü veya yoğun duygu dalgalanmaları

Aile Katılımının Önemi

Çocuk ve genç bireylerle yapılan çalışmalarda ailenin sürece dâhil olması son derece önemlidir. Çünkü çocuklar ve gençler, en çok ailelerinden etkilenirler ve onların tutumu gelişim süreçlerinde belirleyici olur. Sürece aktif olarak katılan bir aile, çocuğun ilerlemesini hızlandırır ve danışmanlık sürecinin etkinliğini artırır.

Ailelerin sürece katkı sağlayabilmesi için dikkat etmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

  • Sabırlı ve anlayışlı bir tutum benimsemek

  • Açık ve yargılamadan iletişim kurmak

  • Çocuğun duygularını küçümsemeden dinlemek

  • Sorunları birlikte çözmeye istekli olmak

  • Gerekli durumlarda uzman desteğine açık olmak

Danışmanlık Süreci Ne Kadar Sürer?

Destek sürecinin süresi; çocuğun ya da gencin yaşadığı soruna, bireysel özelliklerine ve danışmanlık sürecine ne kadar açık olduğuna göre değişir. Bazı durumlarda kısa süreli destek yeterli olabilirken, bazı durumlarda daha uzun bir sürece ihtiyaç duyulabilir. Süreç boyunca görüşmelere düzenli katılım, gözlemlerin paylaşılması ve önerilerin uygulanması büyük önem taşır.